Danıştay savcısı İstanbul Sözleşmesi’nin feshi kararının iptal edilmesini istedi

28 Nisan 2022 Türkçe, Kürtçe, İngilizce
Facebook Twitter Google

Fotoğraf: Tuba Torun/Twitter

Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın

İstanbul Sözleşmesi’nin fesih işleminin iptali istemiyle açılan 10 davaya dair Danıştay 10’uncu Dairesi’nde görüldü.

Duruşma sonunda Danıştay Savcılığı, Cumhurbaşkanı’nın İstanbul Sözleşmesi’nin çekilme kararının hukuka aykırı işlem olarak niteleyerek iptalini istedi.

Kimler başvurucu?

1. 29 Ekim Kadınları Derneği
2. Erzurum Barosu
3. Ankara Barosu
4. Gaziantep Barosu
5. Gelecek Partisi
6. Diyarbakır Barosu
7. Tekirdağ Barosu
8. 29 Ekim Kadınları Derneği genel başkanı Şenal Sarhan da kendi adına başvurdu.
9. Türkiye Barolar Birliği
10. Bazı avukatlar

TIKLAYIN – İstanbul Sözleşmesi’nin tüm maddeleri…

Danıştay’ın 550 kişilik konferans salonunda görülen duruşmaya, Türkiye’nin dört bir yanından gelen yüzlerce avukatın yanı sıra davacı kurumların temsilcileri ile çok sayıda kadın örgütü katıldı.

“Sözleşme tüm dünyanın kazanımı”

Duruşmada ilk olarak 29 Ekim Kadınları Derneği Başkanı Avukat Şenal Sarıhan, söz aldı.

MA’nın haberine göre, bu davanın tarihi bir dava olduğunu, 29 Ekim Derneği olarak duruşmaya katılmak isteyen avukatlara 800 yetki belgesi sunduklarını kaydeden Sarıhan, neden bu davayı açtıklarını anlattı.

Sarıhan, şöyle dedi:

“Biz her alanda kadınların kendilerini eşit bir biçimde ifade etmeleri için yıllardır mücadele ediyoruz. Evimizde, iş yerimizde eşit olmak ve şiddet mağduru olmamak için mücadele ettik. Parlamentoda, alanlarda istediklerimizi ifade ettik.

“Evde ‘evin erkeği erkektir’ durumunu değiştirdik. Kadınların herhangi bir biçimde cinsel istismara maruz kalması ve istismarcı ile evlendirilmesi maddesini hep birlikte değiştirdik. Bütün bunlar kadının insanlık onurunun korunması içindi. Sadece Türkiye kadın kazanımı değil, tüm dünya kazanımıydı.”

“Ben de çok eskimiş bir avukatım ama hiçbir duruşma böyle olmadı. Burada oturan kadınları aslında ayakta görmelisiniz. Onların hep birlikte çığlık attıklarını duymalısınız.

“Onları hep birlikte, ‘bu yasa yaşamsal önemde’ derken görmelisiniz. 2021’de 280 kadın katledildi. 2 ay içinde 90 kadın katledildi. Bizim koruduğumuz esasında yaşam hakkımız. Yaşam hakkımızı koruyamazsak diğer hakların bir değeri yok. Buradan lütfen iptal kararı verin ve çok da geciktirmeyin, çünkü her gün 4 kadın öldürülüyor duymadıklarımızla bu sayı 8’e çıkıyor. Hukuku yerine getirin” diye belirtti.

“Sesimiz dünyanın her yerinde duyuldu”

Ardından 29 Ekim Kadınları Derneği adına söz alan avukat Oya Aydın Göktaş, şöyle dedi:

“Meslek hayatımda sesimin titreyerek savunma yapacağım ilk dava. Küçük yaşta satılan Suriyeli küçük kızların, Münevver Karabulut’un, Şule Çet’in avukatları olarak buradayız.

“Davanın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının yerinde olduğuna karar verecek bir dava olmadığının farkındayız. Anayasa’ya uygun olup olmadığına yönelik bir kararın verileceği bir dava. Sesimiz dünyanın her yerinde duyuldu. Hiçbir uluslararası sözleşme bu kadar çok insana ulaşmadı. Bu sözleşmeyi anlatan bir sloganımız var, ‘İstanbul Sözleşmesi bizim vazgeçmiyoruz’ Çünkü sözleşme bu topraklardan doğdu.”

“Dışarıya gazlı müdahale”

Göktaş’ın konuşmasının sürdüğü sırada söz alan diğer avukatlar, “Kadınlar dışarıda müdahaleye maruz kalıyor. Çevik kuvvet ekipleri getirilmiş. Salona alınmalarını istiyoruz” talebinde bulundu.

Mahkeme başkanı, “Herkesi buraya alırsak salon çöker” yanıtını verdi. Mahkeme başkanına itiraz eden kadınlar, “Biz dışarı çıkıp arkadaşlarımızı alıp geliyoruz” yanıtını verdi ve çok sayıda avukat dışarı çıktı. Mahkeme başkanı, “50 kurum temsilcisini alabiliriz ama onun dışında alamayız sizin güvenliğiniz de tehlikeye düşer” yanıtını verdi. Bunun üzerine salonda bulunanlar alkışlarla kararı protesto etti.

“Anayasa Cumhurbaşkanı’na bu yetkiyi vermedi”

Mahkeme başkanının dışarıdaki 50 kadının daha salona alınması yönünde talimat vermesi üzerine Göktaş, konuşmasına devam etti. Göktaş’ın konuşması devam ettiği sırada çok sayıda kadın salona giriş yaptı. Avukatlar dışarıda bekleyen tüm kadınların içeriye alındığını söyledi. Göktaş, Danıştay’ın yürütmeyi durdurma talebini ret kararındaki gerekçeleri tek tek saydı.

Sözleşmeden çekilme noktasında Anayasa’nın çekilmeye dair bir düzenlemesinin olmadığına dikkat çeken Göktaş, şöyle dedi:

“Anayasa’da çekilme konusunda herhangi bir hüküm bulunmayan Güney Afrika deneyimi var. Güney Afrika Anayasası’nda ekilem hükmü olmadan Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmesinden çekilme kararı almıştır. Bu karar üzerine Güney Afrika Anayasası’na başvuruyorlar. Bu çekilme güney Afrika yüksek mahkemesi tarafından geri çekilmiştir.”

“Karar dayanaksız”

Türkiye’nin sözleşmeden nasıl geri çekileceği noktasında sessiz kaldığına vurgu yapan Göktaş, şöyle devam etti:

“Ama çok temel dayanaklar var. Bunların başında Anayasa’nın 90’ıncı maddesi geliyor. Bu maddede davamız açısından iki önemli husus var. Birincisi Anayasa temel hak ve özgürlüklere ilişkin sözleşmeleri diğerlerinden ayırır. Anayasa’ya aykırıklarının iddia edilmeyeceğini belirtir.

“İstanbul Sözleşmesi de çok önemli insan hakları sözleşmesidir. İkinci husus, usulüne uygun yürürlüğe giren bir uluslararası sözleşme kanun hükmündedir. Kanunu feshetmenin yürütmenin yetkisinde olduğunu nasıl söyleyebiliriz. Hiç kimse Anayasadan kaynaklanmayan bir yetkiyi kullanamaz. Anayasa’da Cumhurbaşkanı’na verilen böyle bir yetki yok. Buna rağmen kanun hükmündeki bir sözleşmeyi Cumhurbaşkanı’nın kararıyla nasıl kaldırılır diyebiliriz. Siz bunu nasıl gerekçe sayarsınız?”

Göktaş, Cumhurbaşkanı kararının Anayasa’nın 13’üncü maddesine de aykırı olduğunu vurguladı.

6284 sayılı yasanın hala yürürlükte olduğunu hatırlatan Göktaş, “Doğrudan İstanbul Sözleşmesi’ne atıf vardır. Cumhurbaşkanı’nın kararı 6284 sayılı kanunu da değiştirmiştir. Bu Anayasa’ya aykırıdır. Bugün heyetinizin Cumhurbaşkanı’nın tek başına verdiği kararının dayanıksız yetki gaspı olduğuna yönelik karar vereceğine içtenlikle inanıyorum” dedi.

Mülteci kadınlar açısından İstanbul Sözleşmesi

Ardından 29 Ekim Kadınları Derneği adına avukat Ebru Beşe de beyanlarda bulundu. Beşe, mülteci kadınlara dair konuşacağını belirterek, şöyle dedi:

“Sözleşme göçmen ve mültecilerin haklarını da güvence altına alır. Mülteci kadınlar gördükleri ayrımcılık haricinde yaşadıkları geto mahallelerinden çıkıp hayatlarını da kurtaramıyorlar. Sözleşmedeki 60’ıncı madde göç yollarında sistematik tecavüze maruz kalan kadınların gebeliği sonlandıracak ilaçlar ya da tedavilere ulaşmalarına yönelik ülkeye kabul edilirken teminat veriyor.

“Diğer yandan statüsü ve ikamet etmesine bakılmaksızın korunmaya muhtaçlar. Kadına yönelik şiddet mağdurlarının insanlık dışı muameleye maruz kalabilecekleri ülkelere hiçbir koşullarda geri gönderilmeyeceğini teminat altına alıyor. Sözleşmeden çekilme kararıyla elimizden alınan bir hukuki argümanımızdır. Bu kadınlar binlerce kilometre yürüyerek ülkeye sığınıyorlar, ancak biz onlara bu teminatı veren sözleşmeden usulsüz bir şekilde bir gecede çıkıyoruz.”

Bu topraklarda yaşayan her ferdi vatandaşlık bağına bakmaksızın koruyan bir sözleşme. Tüm haklarımızı elimizden alındığını sabah uyandığımızda öğrendiğimiz bir ülkede yaşamak istemiyoruz. Çekilme kararının iptalini talep ediyoruz” şeklinde konuştu.

“Anayasa’ya aykırı”

Ardından Ankara Barosu’nun açtığı davaya dair Ankara Barosu temsilen Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan söz aldı. Sağkan, İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanması Meclis’te kabul edilen kanunla uygun bulunduğunu ve söz konusu kanunun hala yürürlükte olduğunun altını çizdi.

Sağkan, “Cumhurbaşkanı’nın kararıyla çekilmesi hukuka aykırıdır. Karar yoklukla sakat bir karardır. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı kabul edilirse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden (AİHS) de bir sabah Cumhurbaşkanı kararıyla çıkabileceğimiz anlamına gelmektedir. Bu kararname yoklukla sakattır. Yoklukla sakat olduğu düşünülmüyorsa bile Anayasa’ya aykırı olduğunun ele alınması gerekiyor” dedi.

“Çekilme kararını kabul etmiyoruz”

Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Ceren Kalay Eken de şöyle dedi:

“Sadece kadınları değil şiddete karşı mücadele eden herkesi ilgilendiren mili irade hiçe sayılarak, sözleşmeden çekilme kararı hukuki değildir. Sözleşme bizimdir tüm kadınlara, şiddete uğrayan bireylere aittir bu nedenle çekilme kararını hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Hiçbir makam kendi kararıyla kendisine anayasal bir düzenleme getiremez. Anayasa’ya aykırıdır ivedilikle bu karardan dönülmesi ve iptal talebimizin kabul edilmesini istiyoruz.”

“Haklarımız hedef alınıyor”

Ankara Barosu adına LGBTİQ+ Hakları Merkezi’nden Avukat Sibel Duygu Çildoğan, söz aldı. Çildoğan konuştuğu sırada mahkeme başkanı sözlerini keserek, “Tekrarlardan kaçınalım” dedi. Çildoğan, “Tekrar etmiyorum LGBTİQ+’ların haklarını anlatıyorum” sözlerine salon alkışlarla karşılık verdi.

“Anayasa’nın 138. Maddesi uygulansın”

Anayasa Hukuk Profesörü ve Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı açtığı bireysel davaya dair söz aldı.

Yazıcı, şöyle dedi:

“Cumhurbaşkanının kararı Anayasa hükümlerine aykırıdır. Hakkında iptal kararının verilmesi gerekiyor. Talebimiz, Anayasa’nın 138’inci emrinin yerine getirmek suretiyle bu yönde karar vermeniz ve Anayasa’nın 141’inci maddesinde yer alan hükümlere uygun olarak kararını en kısa zamanda gerekçeli bir şekilde açıklamanız yönünde.”

Duruşma baroların açtığı davalara dair avukatların beyanlarıyla sürdü.

Duruşma sonunda Danıştay Savcılığı, Cumhurbaşkanı’nın İstanbul Sözleşmesi’nin çekilme kararının hukuka aykırı işlem olarak niteleyerek iptalini istedi.

Kadınlar kararı alkışlarla kutladı.

TIKLAYIN – İstanbul Sözleşmesi’nin tüm maddeleri…

TIKLAYIN – 7 Soru, 7 Yanıt: İstanbul Sözleşmesi Nedir, Ne Getiriyor?

TIKLAYIN – İstanbul Sözleşmesi nedir, ne değildir?

TIKLAYIN – “İstanbul Sözleşmesi 4 partinin de ortak fikriydi”