“İstanbul Sözleşmesi’nden çıkalım” diyenler yüzde 7

KONDA
Facebook Twitter Google

KONDA

İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin KONDA’nın araştırmasına göre “Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmalı” diyenler yüzde 7’de kaldı.

KONDA araştırma şirketi Ağustos 20 Barometresi‘nin sonuçlarını açıklandı. İstanbul Sözleşmesi başlıklı araştırmada kadına şiddet ile ilgili toplumsal değişim olup olmadığı da ölçüldü.

Ağustos ’20 Barometresi’nin saha çalışması 32 ilin merkez dâhil 110 ilçesine bağlı 206 mahalle ve köyünde 3569 kişiyle hanelerinde yüz yüze görüşülerek yapıldı. Her bir mahallede gerçekleştirilen 18 anket için yaş ve cinsiyet kotası uygulandı.

Verilere göre son 5 senede kadının toplumdaki konumuna bakışta olumlu gelişmeler var.

  • “Erkek sever de döver de” diyen yüzde 20’den 5 senede yüzde 6’ya düştü.
  • Namus için kanun dışına çıkılabileceğini düşünenler yüzde 45’ten yüzde 21’e düştü.
  • “Kadınların kıyafetlerine dikkat etmesi gerekiyor” diyenler yüzde 80’den yüzde 32’ye düştü.

Toplumun yüzde 35’i İstanbul sözleşmesinin içeriğini kısmen de olsa biliyor. Yüzde 62 net bir şekilde bilmediğini söylüyor. İstanbul sözleşmesine karşı tavrı sorulduğunda da sözleşmeyi bilenlerin büyük çoğunluğu “sözleşmede kalınmalı” dedi.

“Siyasi kutuplaşma önemli değişken”

“Toplumsal zihinde kadına şiddet ve namus konularında büyük değişim var” denilen araştırmada KONDA’nın fikri şöyle:
“İstanbul Sözleşmesi’nin oluşturduğu konular azımsanmayacak şekilde artan kadın cinayetleri sebebiyle bir süredir gündemdeydi. Yukarıda sözünü ettiğimiz olumlu yöndeki değişimde birçok kurum ve kuruluşun ısrarlı emeği olduğunu görmemek mümkün değil. Ancak, araştırma verilerinde başka hiçbir zaman rastlamadığımız bu kadar belirgin toplumsal fikir değişikliğini farklı açılardan da incelemek gerekeceğini düşünüyoruz. Zira bu değişim tüm demografik profillerde görülüyor olsa da halen siyasi kutuplaşma bu konuda önemli bir değişken rolü oynuyor.

“Kadının değişen rolüyle baş edemeyen erkekler”

“Kanaatimiz, Türkiye toplumunun gecikmiş bir modernleşme yaşadığı, gecikmeyi kapamak için bu modernleşmenin telaşlı yaşandığı, hukukun üstünlüğüne ve ortak kadere inancın düşük olmasından dolayı da bu modernleşmenin oldukça savruk olduğudur. Hızla kentleşen ve metropolleşen ülkede kadın giderek gündelik hayatta daha fazla yer ve ağırlık kazanırken, zihni dönüşümün de tetikleyicisi  konumunda. Artan ve görünür olan şiddet ve cinayet meseleleri belki de kadın meselesi olarak değil, değişen kadının rolü ve ağırlığı ile baş edemeyen erkekler meselesi olarak ele alınmalıdır.”

“Toplumun yarısı ne konuşulduğunu bilmiyor”

“Bu tabloya içeriğe dair bilgi sahibi olanları da ekleyerek bir yorum yapacak olursak, ülkede her 100 kişiden 54’ü sözleşmenin içeriğini bilmiyor ve Türkiye’nin sözleşmede kalıp kalmaması konusunda bir fikri yok. Fikri olanların çoğunluğu ise Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nde kalması gerektiğini düşünüyor. Yani, son dönemde artan kadın cinayetleri, bu şiddet olaylarının medyada kendine yer buluşu, sosyal medyadaki paylaşımlar ve sözleşmeye dair itirazlar her ne kadar ilk bakışta konunun daha geniş kitlelerce tartışıldığı izlenimini uyandırsa da aslında toplumun yarısının ne konuşulduğu hakkında pek de bir fikri yok.”